Terör sloganlarıyla adaletin tecellisine engel olamazlar

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin İzmir ve Manisa il kongrelerinde konuştu. Gündeminde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Çağlayan Adliyesi önünde DHKP-C'nin de bir dönem kullandığı "Kurtuluş yok, ya tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!" sloganıyla yaptığı konuşma vardı. İşte Erdoğan'ın sözleri:
Türkiye'nin ana muhalefet partisinin DHKP-C'li alçaklar tarafından şehit edilen cumhuriyet savcımızın ismini taşıyan adalet sarayının önünde elinde asker, polis kanı olan marjinal sol örgütlerin sloganıyla polise saldırdığını görüyoruz. Öyle hakaretler, öyle kelimeler, öyle tehdit dolu cümleler kullanıyorlar ki karşılarındaki kitlenin dahi yüzü kızarmıyor. Daha güya gazeteci ve siyasetçi kılığında uyanıkların sahnelediği üçüncü sınıf tiyatroları burada saymıyorum. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, adaletin tecellisine engel olamayacaklar. Tabii burada gülsek mi, ağlasak mı henüz tam kestiremediğimiz şu trajikomik durumu da söylemek isterim. Kaderin cilvesine bakın ki, adliye önünde polise karşı attıkları slogan 1971 yılında Ziraat Bankası'nı soyan bir sol terör örgütüne ait. Banka soyanların sloganı, on yıllar sonra belediyeleri soyanların sloganına dönüşmüş. Hani derler ya 'cuk oturmuş' diye. Bunların durumu da tam böyle. Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş. Tıpkı kırmızı kart gibi, bu yeni sloganların da CHP'ye çok yakıştığını samimiyetle ifade ediyor, Sayın Özel ve şürekâsını tebrik ediyoruz. Biz olsak kendilerine yine bu sloganı tavsiye ederdik. Biz hayırlı bir muhalefet diledikçe karşımızda neresinden tutsanız elinizde kalan işte böyle bir CHP buluyoruz. Ne diyelim? Belki de böylesi hayırlıdır.



Şöyle iki sene öncesini lütfen bir hatırlayın. Eski genel başkanlarını bir ara yere göğe sığdıramıyorlardı. Gandi Kemal, gençlerin demokrat amcası diyerek pohpohluyorlardı. Sürekli övgü yağmuruna tutuyorlardı. Ama ne olduysa Türkiye'yi kurtaracak adam dedikleri Bay Kemal'i bir günde istenmeyen adam ilan ettiler. 14-28 Mayıs seçimlerindeki hezimetin bütün faturasını Bay Kemal'e çıkartıp şaibeli bir kurultayla CHP Genel Merkezi'nden kendisini tehcir ettiler. Birkaç ay öncesine kadar 85 milyonu yönetmeye layık gördükleri şahsı, CHP'nin başına layık görmediler. Şimdi ne kapısını çalan, ne fikirlerini merak eden var. Soru işaretleriyle dolu bir kurultay süreciyle de olsa CHP'nin başından gönderilmesini ilk etapta biz de müspet karşıladık. Türkiye'nin bir nebze olsun rahatlayacağına, siyasetin olması gereken düzleme oturacağına inandık. Bu anlayışla yeni genel başkana siyasette rekabeti daha yapıcı, daha mutedil bir atmosfere çekmek için bir şans tanıdık. Bundan da muradımız kutuplaşmayı azaltmak, siyasi iklimi yumuşatmak, CHP'nin normalleşmesine katkı sunmaktı. Ülkenin ve milletin meseleleri söz konusu olduğunda, buluşabileceğimiz en azından diyalog kurabileceğimiz ortak bir zemini inşa etmeye çalıştık. Ancak gerilimden beslenen ana muhalefet içindeki vesayet odakları buna tahammül edemedi. Bu rahatsızlıklarında her fırsatta ısrar ettiler. CHP'nin normalleşmesine ne yazık ki fırsat vermediler. Daha sonra eskisinden daha büyük bir savrulma yaşadılar. Varsa yoksa kendi çıkarları, kendi ikballeri, kendi gelecek planları. Kavgayı, gürültüyü, kuyu kazmayı, artık kendi seçmenlerini bile bıktıran güç mücadelelerini burada saymaya gerek dahi duymuyorum. Onları kimi zaman hayıflanarak, kimi zaman acıyarak ama çoğu zaman ülkemiz muhalefeti adına hep beraber utanarak izliyoruz.



TÜRKİYE YÜZYILI İÇİN ÇALIŞIYORUZ
Evlatlarımıza daha müreffeh, güçlü ve itibarlı bir ülke bırakmak istiyorsak tüm kapasitemizi kullanmalı, gereksiz tartışmalarla vakit kaybetmemeli, bir saniyemizi bile boşa harcamamalıyız. Muhalefetin iş bilmezliği bizim referansımız olamaz. Muhalefetin tembelliği bizim bahanemiz olamaz. Muhalefetin beceriksizliğine bakarak rehavete kapılamayız. Onların sorun çözmek, milletin dertlerine derman olmak gibi bir kaygılarının olmadığının hepimiz zaten farkındayız. Bırakın dünyayı, ülkemizde ne olup bittiğini bile takip etmiyorlar. Bu süreçte bir kez daha gördük ki sadece 11 milyonu aşan üye sayısı itibarıyla değil, vizyon, ufuk, gayret ve millete hizmet aşkı bakımından da partimiz tüm mensuplarıyla zirvede. İnşallah bu vasfımızı güçlendirerek devam ettireceğiz. Yıkıcı ve dışlayıcı olmayacak, bugüne kadar olduğu gibi yine yapıcı olacağız. Kardeşlik siyasetiyle 85 milyonun arasında gönül köprüleri inşa edeceğiz. Türkiye Yüzyılı'nı inşa etmek için daha çok ter dökmemiz gerekir. Bölgemizde bunca gerilim, çatışma, savaş yaşanırken, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan sistem yeni baştan şekillenirken biz boş işlerle, boş gündemlerle kendimizi meşgul edemeyiz.

KİRLİ ELLERİ KIRACAĞIZ
Darbeden sokak terörüne hepsini deneyerek bizi yolumuzdan alıkoymaya çalıştılar. İftiralarla, yalanlarla üzerimize geldiler. Hiçbirine eyvallah demedik. Faşizme, sokak terörüne teslim olmadık. Milletin iradesiyle kirli elleri kırmaya devam edeceğiz.



GÜLSÜM NİNEYLE SOHBET
Başkan Erdoğan, 102 yaşındaki İzmirli Gülsüm Sakallı ile görüştü. Sakallı'nın elini öpen Erdoğan, "Hiç evladı yok diyorlar, ben varım" dedi. Sakallı ise "Hepiniz evladımızsınız. Ben seni çok seviyorum. Görmeye geldim. Eline ayağına taş dokundurmasın. Hanımına çok selam söyle. Gözlerinden öpüyorum" dedi.



Haber Kaynak : SABAH.COM.TR

"Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır."